Rezonans Kanunu

Selamlar,

“Rezonans Kanunu” -Pierre Frackh adlı kitabı okuduğum günden beri kafayı kırmış durumdayım konu ile.  Çok ama çok kısa bir özetle kitap atom altı boyuttan inanç (kalp), düşünce (zihin) ve DNA boyutuna, evrendeki her şeyin aynı enerjiden oluştuğunu, her şeyin (kişi, nesne, düşünce, olay) belli bir titreşim-rezonans seviyesi olduğunu, bu değişken titreşimleri bir anten gibi sürekli evrene yayınladığımızı/algıladığımızı ve zaman-mekan tanımadan aynı titreşim seviyesindeki şeylerin birbirini çektiğini, titreşimlerin birbirleri ile (bizim ses dalgaları gibi görmediğimiz) her yerde olan kuantum alanları vasıtası ile etkileşimde olduklarını tartışıyor.  ‘Ne istiyorsan, kalpten inanarak istiyorsan gerçekleşir’ den tut, inanç ve düşünce gücünün maddeyi değiştirdiği iddiasına kadar ilginç konuları bilimsel çalışmalarla destekleyerek tartışıyor kitap.

Ama şimdi Rezonans Kanunu’na tam olarak ters veya tersmiş gibi görünen bir görüşü paylaşmak istiyorum. Jeff Foster’dan. Başka bir yazıda Rezonans Kanunu ile ilgili ve iki görüşü mukayese eden, hatta birbirini tamamlayıcılığına dair bir şeyler de geveleyeceğim.

THE NEGATIVITY OF POSITIVE THINKING 19 Mart 2014

Jeff Foster – Facebook

Pozitif Düşüncenin Negatifliği

“Gelecek hakkında dur durak bilmeyen iyimserlik, işler kötü gidince sadece daha büyük bir şoka neden olur; geleceğe dönük sadece pozitif inançlara sahip olma mücadelesi içindeki pozitif düşünür, işler kendini ikna edemeyeceği şekilde iyi gitmediğinde daha hazırlıksız, daha aşırı stresli hale gelir.”

- Oliver Burkeman

Modern aydınlananlardan Jeff Foster 19 Mart 2014’de Facebook’daki takipçilerine Burkeman’dan alıntılayarak başlayıp devamında şöyle salık vermiş:

“İnsanoğlunun pozitif-negatif transından uyanmasının vakti geldi.  Pozitif düşünme plastik cerrahinin psikolojik versiyonundan başka bir şey değil.  Uzun vadede, çalışmıyor ve sadece daha fazla acı getiriyor."

"Pozitif düşünme aslında negatif ile savaş halinde, negatif ile saplantılı hale olmak, negatife odaklanmak. Düşünürsen, baya negatif bir şey." 

"Pozitif düşünmek, kendimizi farkına vardığımız hatalarımızdan, mükemmel olmayışımızdan, tuhaflıklarımızdan, yeganeliklerimizden (uniquenesses), saklamaya çok uğraştığımız gizli karanlığımızdan uzaklaştırmak, ayırmak için harika yol. Onlarla uğraşmak, yüzleşmek, onlara kucak açmak, onları iyileştirmek, sevmek yerine deneyimimizin “kötü” taraflarını örtmek için didiniyoruz. ‘Negatiflikteki’ güzelliği, hatta ondaki inanılmaz potansiyeli görmeyi durduruyoruz.  Yaşamı yarısını reddedince tabii ki her zaman eksik hissedeceğiz."

“Negatif daha fazla göz ardı edilmeye veya boğulmaya değil, çaresizce sevgiye ihtiyacı olan tarafımız.  Zihni ‘negatiften’ uzaklaştırdığımızda geçici mutluluğa ulaşabilsek de aslında huzurun gerçek dış kaynakları yok."

"Hepsi bir ilkel yanlış anlamaya dayanıyor.  Pozitif/negatif ayrımı zihnin ikilik halinin (düalistic mind) katıksız bir ürünü.  Düşünce, ışığı karanlıktan, hayatı ölümden, iyiyi kötüden, kutsalı kutsal olmayandan ayırır ve sonra daha fazla ayrılık, savaş, daha fazla ikilik (dualistic) aktivitesi yaratarak kendi yaratmış olduğu yaraları şifalandırmaya çalışır."

"Ama ne kadar zihinsel ve fiziksel plastik cerrahi geçirirsen geçir, kendini eksik ve Ev’den uzak hissedersin.  Savaşı bitiremeyiz.  Karanlık karanlığı bitiremez.  Işık tek güçtür.  Ya zihin hiç değilsen?  Ya düşünce seni hiçbir zaman tanımlayamıyorsa?  Ya bulutların gökyüzünden, dalgaların denizde geçişi gibi, yaşamın pozitif ve negatif yanlarının da “sen” denen genişlik içinden akmasına izin varsa?Hiçbir miktar plastik cerrahi, ne kusursuz beden, ne kusursuz zihin seni iyiyi de kötüyü de eşit aydınlatan gerçek doğana, kusurlu görünenin ortasında zaten parlamakta olana ulaştıramayacaksa?"

"Pozitif düşünce kelimenin derin anlamına uygun olarak gerçekten ‘şifalandırmaz’, ama aslında negatif düşünce doğurur ve sonra ona karşı çıkar.” 

Türkçe’ye çeviremeyeceğim bir espiri ile bitiriyor; “That's the one thing you can be positive about.”

Sanki yazının başında kısaca değinmiş olduğum Rezonans Kanunu Foster’ın methettiği otantik olmaya, her şeyi kabul etme, her hale kucak açma haline ters bir görüş mü? 

Ben Foster’ın bu görüşünü ilk okuduğumda pozitif düşünceye karşı bayrak açtığımı söyleyebilirim.

Şimdi farklı düşünüyorum.

Gerisi sonra.

Ali Soyer
Yoga Eğitmeni

Kapat