2018
Ocak
06

Feldenkrais Atölye

X
Mesajınız Gönderilmiştir.
En Kısa Zamanda Size Yanıt Verecektir.
Etkinliği Düzenleyene Mesaj Gönder X
Ön Rezervasyon Kaydı Kesin Rezervasyon Yerine Geçmez. X
X
Ön Rezarvasyon Kaydınız Alınmıştır.
En Kısa Zamanda Sizinle İletişime Geçecektir.

(Ön rezervasyon kaydı kesin rezervasyon yerine geçmez.)
Feldenkrais1
366203
Feldenkrais Atölye
Feldenkrais Atölye
0.00

Tarih: 6 - 7 Ocak 2018     14:00 - 18:00
Yer: Ankara

 

Ankara'da müthiş etkili bir beden ve zihin tekniği olan Feldenkrais eğitimi başlıyor.

FELDENKRAİS Davranışlarımızı kendimizi algılayış biçimimiz yönlendirir. Bu ben-imgesi biraz kalıtımdan, biraz çevresel faktörlerden biraz da kendi kendini yetiştirmeden etkilenir. Kendi ben- imgemiz hakkında bilgi sahibi olmamız bize istekli olduğumuz bir değişimi getirebilir.

Çoğu insan kendini potansiyelinden daha yetersiz görme eğilimindedir. Bu durum kurulan ben- imgesinin oluşumu sırasında algımızın değersizlik duygusundan etkilendiğini gösterebilir. Buna maruz kalmış olabiliriz. Buna şahit olmuş da olabiliriz. Fakat bir şekilde etkilemiş olmalı. Değersizlik duygusu beraberinde öz-sevgi eksikliği ve kendine acıma durumunu getirir. Kendimize karşı oluşturduğumuz olumsuz algı, ancak kendimizi tanımamızla, potansiyelimizi keşfetmemizle mümkün olacaktır.
Bir örnekle söylediklerimi açıklayayım. A ve B aynı özelliklere sahip iki insan. Aynı yaş, benzer beden yapısı, kalıtsal hastalık ya da kronik rahatsızlık yok. Derslerime üç senedir devam ediyorlar. Gelişim düzeyleri hemen hemen aynı. Onlara az sonra baş duruşu yapacaklarını söyleyip pozu gösterdim. A’nın yüzünde neşeli bir heyecan belirdi. B’ ise tedirgin oldu. A’ya pozu yaptırdım fakat B yapmak istemedi. Buradan şu sonuç çıkıyor. B’nin bedenini algılayışı gerçek beden potansiyeline uygun değil. B için Feldenkrais’in uygun olduğunu düşündüm. Kendi potansiyelini görmek, gerçek bedeniyle, ruhuyla ve zihniyle tanışmak ona yaşamsal güç verecekti. Aynı zamanda bedeninde ve hayata karşı tavrında sürekli karşısına çıkan katılıktan kurtulacaktı. Böylece başladık. Serüvenimiz üç ay sürdü. Üç ay, Feldenkrais çalışması için hatırı sayılır bir zaman dilimi. Değişimi kendi sözcükleriyle anlatmak isterim. “Aklıma gelen tek şey, kendimi çok ağır ve hantal hissedişim. İnsanlar ne kadar zayıf olduğumu söyleyip imrenerek bakarken ben kendimi hiç de öyle hissetmiyordum. Yoga bana o dönemlerde iyi geliyordu. Derslerin sonunda hafiflemiş hissetmek iyi geliyordu. Bu hafiflik yaşamıma da yansıdı. Fakat uzun süreli olmuyordu. O gün baş duruşu yapacağımızı öğrendiğimde sarsıldım.’ Asla yapamam’ dedim içimden. Hoca anladı tabi yüzümdeki ifadeden ve bana yaptırmadı. Israrcı da olmadı. Dersin sonunda Feldenkrais’den bahsetti. ‘Çok küçük hareketlerle bedeninin bağlantılarını yeniden hatırlaman, yapabileceklerini görmen ve bu ağrılaşma hissinden kurtulman mümkün biliyor musun?’ Şaşırdım biraz. Bu konu üzerine benimle çalışmak istediğini söyledi. Eve dönünce düşündüm ve hocayı arayıp kabul ettim. İki gün sonra çalışmaya başladık. İki saatlik çalışma on dakika gibi gelip geçti. Yüzümde, sırtımda ve ayaklarımda ilginç bir canlılık hissediyordum. Yüzüm daha parlak, gözlerim daha iriydi. Sonucu aynada görmeyi hiç ummuyordum. Bugün son dersimizi yaptık. 

Hocam benden üç ay önce çelikmiş fotoğraflarımı göstermemi istedi. Fotoğrafa inanamadım. Resmen on yıl daha genç görünüyorum. Ve tam olarak kilomu hissediyorum. İçimde kendime karşı masum bir sevgi oluştu. Her bir parçamı çok tatlı ve güzel buluyorum. Eskiden yalnız kalmaktan çok korkuyordum. Şimdiyse tek başına vakit geçirmek benim için en büyük keyif. Bunu Feldenkrais’e borçluyum ve ne kadar bu senin yolculuğun dese de değerli hocam Helin Şahin’e.” İşte serüvenimizi bu şekilde anlattı bana yazılı olarak. Elbette çabalarımızın sonuç vermesi benim hiçbir zaman amacım olmadı. Ben her zaman sürecin sonuçtan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Feldenkrais bir oyundur. Çocukken oynadıklarımıza çok benzer bana kalırsa. Çocuk, oyunun içinde kaybolur, oyunun bir parçası olur ve tamamen oradadır. Feldenkrais’de de durum aynen bu şekilde oluyor. Zaman zaman çocuklarda hepimizin farkında olduğu canlılık ve yüz parlaklığının anı yaşamalarından ileri geldiğini düşünürdüm. Şimdi yaptığım çalışmalarla buna eminim. Beden duyular aracılığıyla bize sayısız veri kazandırır. Bu veriler işlenir düşüncelere ve duygulara dönüşür. Dış dünyayla doğrudan bağlantılı olan bedenimizdir. Ve algımız bizim gerçekliğimizdir. Bir kitapta küçük bir çocuğun öğretmeniyle yaşadığı bir anı beni çok etkilemişti. Öğretmen bu anıyı şöyle anlatıyor. “Resim dersine başladığımızda C beni yanına çağırdı. O sırada gökyüzünü maviye boyuyordu. Bana sorduğu soru karşısında çok şaşırdım.’Öğretmenim benim gördüğüm maviyle D’nin gördüğü mavi aynı mı?’ Bunu ona soralım dedim. Ve D’ye sorusunu sorarken yerime geçipdüşünmeye ba şladım. “ Hikâyenin geri kalanına gerek yok bence. C’nin bu sorusunun cevabı sorunun içinde gizli. C’nin algılayışıyla D’nin algılayışı muhtemelen farklıdır. Bu nedenle ikisi de aynı renge mavi deseler de eminim ki mavi algıları çok farklıdır. Buradan da gördüğümüz gibi algılayışımız bizim gerçekliğimizdir.
Zihninin ve ruhunun işleyişinden memnun olmayan bir kişi Duyu Hafızası’nın neler kaydettiğini ve onu ne şekilde etkilediğini bulmalıdır. Duyular üzerinde çalışmak içinse Bedensel Farkındalığın çok üst seviyelere çıkması gerekir. Bunun yolu da Feldenkrais’den geçiyor. Feldenkrais oynayan bir kişinin yaşamı artık eskisi gibi olmayacaktır. Kendisine karşı çok ciddi bir sevgi duymaya başlayacak. Sevgi bütün sorunlar için kendi başına bir çözümdür. Bu yapacağımız 8 saatlik Feldenkrais çalışması bu temeller üzerine kuruludur. Oyun başlasın …

BEN VE GERÇEK BEN
Nedir bu ben imgesi?
Bunu bir örnekle açıklayacağım. Aynı bedensel yapıya sahip aynı yaşta iki insandan bir hareketi yapmalarını istediğimde ikisi de farklı tepki veriyorlar ve farklı yapıyorlar. Biri heyecanla yapmak için atılıyor diğeri korkuyla hareketi büyütüyor, hareketi kendinde bulamıyor ve tökezliyor. Ben imgesi kişinin kendini hissettiği bedensel ve ruhsal halin gerçeklikten uzak görüntüsüdür. Bir yanılsamanın içinde mi yaşıyoruz diyebilirsiniz. Ben de evet cevabını veririm. Çok zayıf olan bir kişi kendini ağır ve hantal hissedebilir. Bu bir ben imgesidir. Başarılı bir iş insanı kendini yetersiz hissedebilir. Bu da bir ben imgesidir. Kulağı iyi olmayan bir ses sanatçısı sesinin güzel olduğunu düşünebilir. Bu da bir ben imgesidir. Umarım yeteri kadar açıklayıcı olmuşumdur. Amacımız hep iyi hissetmek değil. Amacımız hakikati hissetmek ve kabullenmek.

Çoğu kişi kendisini, potansiyelinden daha yetersiz görme eğilimindedir. Bu durum bebeklik ve ilk çocukluk döneminde yeni yeni oluşturduğumuz ben imgesinin değersizlik duygusundan etkilendiğini gösterebilir. Buna maruz kalmış ya da şahit olmuş olabiliriz. Ben imgesine atılan değersizlik bombası sürekli patlar. 

Öfke, kaygı, kıskançlık, güçsüzlük, mutsuzluk, isteksizlik, tatmin olamama gibi duygu ve durumlara sık sık düşüyorsanız. Çok eskiden ben algınıza yerleşmiş bir değersizlik bombası sürekli patlıyor demektir. Bu bombayı etkisiz hale getirip daha huzurlu bir yaşama geçmek mümkün üstelik kendinizden feragat etmeden. Elbette bunun için çabalayacaksınız fakat bu emek sizi yormayacak tam tersine canlandıracak.

FELDENKRAİS ne işe yarıyor?
Bedenimiz dış dünyayla birebir iletişim halindedir. Duyularımız aracılığıyla sayısız veri algılarız. Bu veriler duyu duvarından geçerken duyu hafızamızın kaydettiği olumlu olumsuz bir sürü duygu ve düşünceyle harmanlanır. Yani biz gerçek verileri olduğu gibi almayız. Kendi algımıza göre alırız. Hakikati olduğu gibi almak için ince bir işe girişmemiz gerekiyor. Bu mümkün mü? Şu an bütün ruhani ilimler bunu mümkün kılmaya çalışıyor. Bana kalırsa bedeni tanımakla işe başlamalıyız. Bedensel Farkındalığımızı artmalı. Farkındalık kavramı son yıllarda artık sürekli duyduğumuz bir kavram oldu. Sürekli fark etme halinde bulunma durumu. Bedenimizi sürekli fark ederek yaşamayı öğrenmeliyiz. Feldenkrais bize bunu kolaylıkla öğretiyor. Sonrasında iş artık bu farkındalık durumuyla sizin ne yapacağınıza kalıyor. Unutmayın, bedensel farkındalık kazanmaya başlayan bir kişinin özgüveni artar. Zihin bunu fark edince hiç ummadığınız sarsıntılarınızı ve ruhsal bozukluklarınızı ortaya çıkarabilir. Bu şu anlama gelir. Bunları çözmeye artık hazırsın.

Eğitım 8 Kişi İle sınırlıdır.

Eğitime katılanlara uygulayıcı olmaları için yeterli olan belge verilecektir.

**Katılım ve detaylı bilgi için yeşil workshopix mesaj kutusunu kullanabilirsiniz.

Tarih: 6 - 7 Ocak 2018     14:00 - 18:00
Yer: Ankara

 

Ankara'da müthiş etkili bir beden ve zihin tekniği olan Feldenkrais eğitimi başlıyor.

FELDENKRAİS Davranışlarımızı kendimizi algılayış biçimimiz yönlendirir. Bu ben-imgesi biraz kalıtımdan, biraz çevresel faktörlerden biraz da kendi kendini yetiştirmeden etkilenir. Kendi ben- imgemiz hakkında bilgi sahibi olmamız bize istekli olduğumuz bir değişimi getirebilir.

Çoğu insan kendini potansiyelinden daha yetersiz görme eğilimindedir. Bu durum kurulan ben- imgesinin oluşumu sırasında algımızın değersizlik duygusundan etkilendiğini gösterebilir. Buna maruz kalmış olabiliriz. Buna şahit olmuş da olabiliriz. Fakat bir şekilde etkilemiş olmalı. Değersizlik duygusu beraberinde öz-sevgi eksikliği ve kendine acıma durumunu getirir. Kendimize karşı oluşturduğumuz olumsuz algı, ancak kendimizi tanımamızla, potansiyelimizi keşfetmemizle mümkün olacaktır.
Bir örnekle söylediklerimi açıklayayım. A ve B aynı özelliklere sahip iki insan. Aynı yaş, benzer beden yapısı, kalıtsal hastalık ya da kronik rahatsızlık yok. Derslerime üç senedir devam ediyorlar. Gelişim düzeyleri hemen hemen aynı. Onlara az sonra baş duruşu yapacaklarını söyleyip pozu gösterdim. A’nın yüzünde neşeli bir heyecan belirdi. B’ ise tedirgin oldu. A’ya pozu yaptırdım fakat B yapmak istemedi. Buradan şu sonuç çıkıyor. B’nin bedenini algılayışı gerçek beden potansiyeline uygun değil. B için Feldenkrais’in uygun olduğunu düşündüm. Kendi potansiyelini görmek, gerçek bedeniyle, ruhuyla ve zihniyle tanışmak ona yaşamsal güç verecekti. Aynı zamanda bedeninde ve hayata karşı tavrında sürekli karşısına çıkan katılıktan kurtulacaktı. Böylece başladık. Serüvenimiz üç ay sürdü. Üç ay, Feldenkrais çalışması için hatırı sayılır bir zaman dilimi. Değişimi kendi sözcükleriyle anlatmak isterim. “Aklıma gelen tek şey, kendimi çok ağır ve hantal hissedişim. İnsanlar ne kadar zayıf olduğumu söyleyip imrenerek bakarken ben kendimi hiç de öyle hissetmiyordum. Yoga bana o dönemlerde iyi geliyordu. Derslerin sonunda hafiflemiş hissetmek iyi geliyordu. Bu hafiflik yaşamıma da yansıdı. Fakat uzun süreli olmuyordu. O gün baş duruşu yapacağımızı öğrendiğimde sarsıldım.’ Asla yapamam’ dedim içimden. Hoca anladı tabi yüzümdeki ifadeden ve bana yaptırmadı. Israrcı da olmadı. Dersin sonunda Feldenkrais’den bahsetti. ‘Çok küçük hareketlerle bedeninin bağlantılarını yeniden hatırlaman, yapabileceklerini görmen ve bu ağrılaşma hissinden kurtulman mümkün biliyor musun?’ Şaşırdım biraz. Bu konu üzerine benimle çalışmak istediğini söyledi. Eve dönünce düşündüm ve hocayı arayıp kabul ettim. İki gün sonra çalışmaya başladık. İki saatlik çalışma on dakika gibi gelip geçti. Yüzümde, sırtımda ve ayaklarımda ilginç bir canlılık hissediyordum. Yüzüm daha parlak, gözlerim daha iriydi. Sonucu aynada görmeyi hiç ummuyordum. Bugün son dersimizi yaptık. 

Hocam benden üç ay önce çelikmiş fotoğraflarımı göstermemi istedi. Fotoğrafa inanamadım. Resmen on yıl daha genç görünüyorum. Ve tam olarak kilomu hissediyorum. İçimde kendime karşı masum bir sevgi oluştu. Her bir parçamı çok tatlı ve güzel buluyorum. Eskiden yalnız kalmaktan çok korkuyordum. Şimdiyse tek başına vakit geçirmek benim için en büyük keyif. Bunu Feldenkrais’e borçluyum ve ne kadar bu senin yolculuğun dese de değerli hocam Helin Şahin’e.” İşte serüvenimizi bu şekilde anlattı bana yazılı olarak. Elbette çabalarımızın sonuç vermesi benim hiçbir zaman amacım olmadı. Ben her zaman sürecin sonuçtan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Feldenkrais bir oyundur. Çocukken oynadıklarımıza çok benzer bana kalırsa. Çocuk, oyunun içinde kaybolur, oyunun bir parçası olur ve tamamen oradadır. Feldenkrais’de de durum aynen bu şekilde oluyor. Zaman zaman çocuklarda hepimizin farkında olduğu canlılık ve yüz parlaklığının anı yaşamalarından ileri geldiğini düşünürdüm. Şimdi yaptığım çalışmalarla buna eminim. Beden duyular aracılığıyla bize sayısız veri kazandırır. Bu veriler işlenir düşüncelere ve duygulara dönüşür. Dış dünyayla doğrudan bağlantılı olan bedenimizdir. Ve algımız bizim gerçekliğimizdir. Bir kitapta küçük bir çocuğun öğretmeniyle yaşadığı bir anı beni çok etkilemişti. Öğretmen bu anıyı şöyle anlatıyor. “Resim dersine başladığımızda C beni yanına çağırdı. O sırada gökyüzünü maviye boyuyordu. Bana sorduğu soru karşısında çok şaşırdım.’Öğretmenim benim gördüğüm maviyle D’nin gördüğü mavi aynı mı?’ Bunu ona soralım dedim. Ve D’ye sorusunu sorarken yerime geçipdüşünmeye ba şladım. “ Hikâyenin geri kalanına gerek yok bence. C’nin bu sorusunun cevabı sorunun içinde gizli. C’nin algılayışıyla D’nin algılayışı muhtemelen farklıdır. Bu nedenle ikisi de aynı renge mavi deseler de eminim ki mavi algıları çok farklıdır. Buradan da gördüğümüz gibi algılayışımız bizim gerçekliğimizdir.
Zihninin ve ruhunun işleyişinden memnun olmayan bir kişi Duyu Hafızası’nın neler kaydettiğini ve onu ne şekilde etkilediğini bulmalıdır. Duyular üzerinde çalışmak içinse Bedensel Farkındalığın çok üst seviyelere çıkması gerekir. Bunun yolu da Feldenkrais’den geçiyor. Feldenkrais oynayan bir kişinin yaşamı artık eskisi gibi olmayacaktır. Kendisine karşı çok ciddi bir sevgi duymaya başlayacak. Sevgi bütün sorunlar için kendi başına bir çözümdür. Bu yapacağımız 8 saatlik Feldenkrais çalışması bu temeller üzerine kuruludur. Oyun başlasın …

BEN VE GERÇEK BEN
Nedir bu ben imgesi?
Bunu bir örnekle açıklayacağım. Aynı bedensel yapıya sahip aynı yaşta iki insandan bir hareketi yapmalarını istediğimde ikisi de farklı tepki veriyorlar ve farklı yapıyorlar. Biri heyecanla yapmak için atılıyor diğeri korkuyla hareketi büyütüyor, hareketi kendinde bulamıyor ve tökezliyor. Ben imgesi kişinin kendini hissettiği bedensel ve ruhsal halin gerçeklikten uzak görüntüsüdür. Bir yanılsamanın içinde mi yaşıyoruz diyebilirsiniz. Ben de evet cevabını veririm. Çok zayıf olan bir kişi kendini ağır ve hantal hissedebilir. Bu bir ben imgesidir. Başarılı bir iş insanı kendini yetersiz hissedebilir. Bu da bir ben imgesidir. Kulağı iyi olmayan bir ses sanatçısı sesinin güzel olduğunu düşünebilir. Bu da bir ben imgesidir. Umarım yeteri kadar açıklayıcı olmuşumdur. Amacımız hep iyi hissetmek değil. Amacımız hakikati hissetmek ve kabullenmek.

Çoğu kişi kendisini, potansiyelinden daha yetersiz görme eğilimindedir. Bu durum bebeklik ve ilk çocukluk döneminde yeni yeni oluşturduğumuz ben imgesinin değersizlik duygusundan etkilendiğini gösterebilir. Buna maruz kalmış ya da şahit olmuş olabiliriz. Ben imgesine atılan değersizlik bombası sürekli patlar. 

Öfke, kaygı, kıskançlık, güçsüzlük, mutsuzluk, isteksizlik, tatmin olamama gibi duygu ve durumlara sık sık düşüyorsanız. Çok eskiden ben algınıza yerleşmiş bir değersizlik bombası sürekli patlıyor demektir. Bu bombayı etkisiz hale getirip daha huzurlu bir yaşama geçmek mümkün üstelik kendinizden feragat etmeden. Elbette bunun için çabalayacaksınız fakat bu emek sizi yormayacak tam tersine canlandıracak.

FELDENKRAİS ne işe yarıyor?
Bedenimiz dış dünyayla birebir iletişim halindedir. Duyularımız aracılığıyla sayısız veri algılarız. Bu veriler duyu duvarından geçerken duyu hafızamızın kaydettiği olumlu olumsuz bir sürü duygu ve düşünceyle harmanlanır. Yani biz gerçek verileri olduğu gibi almayız. Kendi algımıza göre alırız. Hakikati olduğu gibi almak için ince bir işe girişmemiz gerekiyor. Bu mümkün mü? Şu an bütün ruhani ilimler bunu mümkün kılmaya çalışıyor. Bana kalırsa bedeni tanımakla işe başlamalıyız. Bedensel Farkındalığımızı artmalı. Farkındalık kavramı son yıllarda artık sürekli duyduğumuz bir kavram oldu. Sürekli fark etme halinde bulunma durumu. Bedenimizi sürekli fark ederek yaşamayı öğrenmeliyiz. Feldenkrais bize bunu kolaylıkla öğretiyor. Sonrasında iş artık bu farkındalık durumuyla sizin ne yapacağınıza kalıyor. Unutmayın, bedensel farkındalık kazanmaya başlayan bir kişinin özgüveni artar. Zihin bunu fark edince hiç ummadığınız sarsıntılarınızı ve ruhsal bozukluklarınızı ortaya çıkarabilir. Bu şu anlama gelir. Bunları çözmeye artık hazırsın.

Eğitım 8 Kişi İle sınırlıdır.

Eğitime katılanlara uygulayıcı olmaları için yeterli olan belge verilecektir.

**Katılım ve detaylı bilgi için yeşil workshopix mesaj kutusunu kullanabilirsiniz.

Kapat